30 Temmuz 2012 Pazartesi

CİLT 1 PART 5

Takımdan Carl kullanacaktı serbest vuruşu. Kesinlikle buna engel olmalıydım. Ben kullanmalıydım. Carl biraz kendini kasarak vuruşa hazırladı. Düdük çalar çalmaz topa ben vurdum… Kaleci müthiş bir şekilde atladı… Fakat gol oldu! O an bütün taraftarların tezahüratlar yaptığını ve sevinç çığlıkları, bağrışları duydum fakat gol attığıma sevinmedim. Hiçbir şey yokmuş gibi sahada yerimi aldım. Süre bitmişti. Santra yapılır yapılmaz hakem maçı sonlandırdı. DFB Pokal’da bir üst tura çıktık. Gelecek rakibimizi de yenersek çeyrek finalde olacaktık. Ha bu arada unutuyorum. Sonradan öğrendim ki Magrid hayat kadınıymış. Üniversitede öğrencilere para karşılığı ya da ders notu karşılığında bunu yapıyormuş. İnanın ki büyük bir yük kalkmıştı üstümden. Eward’ın neden onunla sevgili olduğunu da anlayamadım ama neyse…
Genelde hep erken yatarım fakat süreklide bir türlü uyanamam. Alric her sabah erken kalkar. Kahvaltı da gevrek hazırlar. Acele acele hazırlanır, gevreğimi yer ve evden çıkardım. Son 5 maçtır ilk 11’de oynamıyorum. Hatta sadece ilk 11 değil. Kadroya bile alınmıyorum. Antrenörüm takımdan ayrı koşu yapmamı istiyor. Tabi ya bazen futboldan öğrendiklerimi uygulayamıyorum. Hamburger maçında her ne kadar gol atmış olsam da yapılmaması gereken disiplin dışı bir hareketti. Hocam konuyu tekrar tartışmaya bile gerek duymadan beni kadroya almıyordu. Şu ana kadar futbolda oyuncu ruhuyla oynamayı, hızlı olmayı öğrenmiş sayılırdım.
19 yaşımdaydım ve en fazla 2 sezon sonra tamamen her şeyi bitmiş olan kaliteli bir futbolcu olmam gerekirdi.
Sezon ortasına kadar ilk 11’de oynayamadım. Antrenörüm ne benimle bire bir konuştu ne de bir şey ima etti. Sadece takımdan ayrı koşuyordum. Bir zamanlar olduğu gibi… Sadece koşuyordum artık. Maaşım yatıyordu evet ama oynayamıyordum. Takımda ki önemimi kaybetmiş gibiydim. DFB Pokal’da çeyrek finale kadar gelmiştik –ben oynamadım tabi ki- eşleşmeler belirlendi.
St. Pauli – Schalke 04
B. Leverkusen – Hertha Berlin
B. München – Nürnberg
B. Dortmund – B. Mönchengladbach
Bu eşleşmeye inanamadım. Tuttuğum takım olan Schalke 04’le oynayacaktık. Ama bilmiyordum belki de oynayamayacaktım. Büyük bir ihtimal yine kadro dışı kalacaktım. Normal lig ve kupa maçları dâhil hemen hemen 8 maçtır oynamıyordum. Ama bu sürede kesinlikle kendime çeki düzen verdim. Hızın önemini tekrar anladım. Disiplinin önemini tekrar tekrar kafamda vurguladım. Kulübe maaşımı almaya gidiyordum. O esnada hocamı gördüm. E hadi maça gidiyoruz. Niye hazırlanmadın hala diye sordu. Hiçbir şey yaşanmamış gibi nasıl bana bunu söyleyebilirdi ki? Gerçekten kafamda zaten sayısı fazla olan soru işaretleri bir hayli daha arttı. Sonradan öğrendim ki sanırım bir psikolog’a gözükmem gerekiyor… Maçlar çıkmamayı sen istedin ya dedi bana hocam. Her şeyi detayıyla anlatmaya başladı. Meğer babammış bütün sebebi. Derslerimle ilgilenmediğimi, bu gidişatla okula devam edemeyeceğimi öğrenmiş.
Benden habersiz Hamburg’a gelmiş. Antrenörümle konuşarak birkaç maça çıkarmayın da derslerine çalışsın diye antrenörümü tembihlemiş. Alric ve ben evde yokken evimizi de bir güzel temizlemiş. Birkaç yiyecek almış. Evi öyle gördüğümde Alric’e sormuştum. Hayır haberim yok demişti. Bende o günden sonra Alric’in psikolojik sorunları olabileceğini düşünmüştüm. Meğerse bütün her şey babamdan kaynaklanıyormuş. Hocam bunları anlattıktan sonra çok heyecanlandım ve Schalke’nin bulunduğu Gelsenkirchen kentine doğru yola koyulduk…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder